7 Mayıs 2013 Salı

Oz Büyücüsü ve MK ULTRA - Zihin Kontrolü

Merhaba arkadaşlar, ben Levi. İnternette kimse Oz Büyücüsü filmini analiz etmemiş. Birkaç kişi ufaktan değinmiş o kadar. Ama ben bu yazımda bu filmi analiz edeceğim.

Oz Büyücüsü ve Alice Harikalar Diyarında birer çocuk zihin kontrolü filmleridir. Bu çocuklar küçükken bu filmi izlerlerse, ileride psikopat, şizofren, otizmli, ruh hastası gibi akli dengesizliğe dayanan şeyler olabilirler. Görünüşte pembe dizi gibi duruyorlar ama hiç de öyle değiller.

Öncelikle film başlarken gerçek hayatı gösteriyor, Dorothy'nin köpeği yaramazlıklar yapıyor, sonra kötü kadın o köpeği istiyor, falan feşmeken.

Ama gözümüze takılan bir nokta var. Neden rüya başlayana dek film sepya? Bildiğimiz üzere, gerçek hayat siyah - beyaz veya sepya, veya renksiz gibi bir şeylerdir, yani gerçek hayattaki renk sayısı sınırlıdır. Tabii bu bir sembol, yoksa gerçek hayatta her türlü renk var.



Sonra Dorothy, GÖKKUŞAĞININ ARDINA gitmek istiyor. Çünkü gerçek hayatta ona hiç iyi davranmıyorlar.
Peki sizce neden Dorothy GÖKKUŞAĞININ ARDINA gitmek istiyor?


Prizmadan kırılıp gökkuşağı olan beyaz ışık, insanlarla cinlerin dünyasının kesişme sembolü olarak kabul edilir. Cinler, dalga boyutunda yaşarlar ve gökkuşağının renkleri de dalga renkleri olarak kabul edilir. Beyaz ise renk değildir, o yüzden insan hayatı yani gerçek hayat renksizdir. Bu bir semboldür. Prizmalar da boyut kapıları olarak kabul edilir. Yani burada çocukların kafasına sokulmaya çalışılan şey, GÖKKUŞAĞININ ARDININ DAHA GÜZEL OLDUĞU düşüncesidir. Yani çocuklar büyüyünce böyle resimdeki gibi bir şey görürlerse bu düşünce tetiklenecek ve çocuklar da cinlerle iletişim kurmak isteyecekler.

Oz Büyücüsünün temsili resmi:

O görünen yeşil şey aslında bir piramittir.

Ayrıca piramite benzeyen şeyin etrafında dalgalar var, ki bu da dalga boyutuna atıftır. O yeşil yerin ismi filmde Zümrüt Şehir diye geçiyor. Orası Oz Dünyasının farklı bir şehri. Yani bir dünyanın farklı bir boyutu. Kapiş?

Şöyle de gösterebiliriz:

Evet...
Neyse, filmin sonlarından birer bir şey verdim sadece.

Oz Büyücüsü filmi ilk olarak sepya çekim ile başlıyor. Bunun gerçek hayat olduğunu daha önce söylemiştim. Daha sonra kimse Dorothy ile ilgilenmiyor ve o daha güzel bir dünya istiyor. Hiçbir derdin olmadığı bir dünya. Sonra vattirivazzak bir şarkı söylüyor ve gıcık komşusu kendisine saldırdığı için Dorothy'nin köpeği Toto'yu almak istiyor. Sonra Dorothy ağlıyor zırlıyor falan. Sonra Toto kadının sepetinden kaçıyor ve Dorothy'nin yanına geliyor. Dorothy de onu başkasının almasını önlemek için evden kaçıyor ve bir adamın yanına geliyor.
Adam Avrupa'nın krallarını ziyarete gidecekmiş.
Avrupa Kralları?

Tabii ki de Rothschild, ne sandın. Salmon'un benimkinden önceki yazısını okuyun kimmiş onlar öğrenin.

Adam Dorothy hakkında her şeyi biliyor. Dorothy şaşırıyor ve o onu içeri alıyor.


Adamın evinde bir sürü pagan maskesi ve mumluklar var. Yani adam masum biri değil.

O sırada adam önündeki küreyi Isis ve Osiris'in kullandığı gerçek bir küre olduğunu söylüyor. Tanrıça Isis ve Tanrı Osiris'in Horus ile bağlantıları vardır. Yani buradaki atıf Horus'a. Ve mısır mitolojisine.

Sonra adam onu kürenin karşısına oturtup gözlerini kapatmasını istiyor. O gözlerini kapatınca kızın sepetindeki Teyzesiyle Dorothy'in resmini görüyor. Yani düzenbazcılık yapıyor. Aynı sistem gibi. Sonra da kız gözlerini açınca onun bir teyzesinin olduğunu söylüyor. Kız da saf ya, hemen onun bildiğini sanıyor. Aynı sistemin kölesi mağdur insanlar gibi. Yani burada adam İlluminati, kız ise normal halk.

Adam teyzesinin şu an ağladığını söylüyor ve kız da üzülüp evinin yolunu tutuyor.


Yolda hava iyice bozuluyor ve bir hortum başlıyor. Çok güçlü bir hortum.


Aynı...

Bunun gibi...

Daha sonra hortum gittikçe büyüyor ve her tarafı yıkıyor ya da içine alıyor. Evler de dahil. Aynı yukarıda gösterdiğim İlluminati kartındaki gibi.


Evlerin arkasındaki hortumu görüyorsunuz.


Dorothy evine gitmeye çalışıyor. Diğerleri de endişelenip Dorothy'i bulmaya çalışıyor.


Dorothy eve diğer taraftan giriyor ama diğerleri ineklerle ve tavuklarla uğraştığı için Dorothy'i göremiyorlar.


İşte böyle. Biri evin başka ucunda, öbürü başka ucunda.


Dorothy köşe bucak onları arıyor ve odasına giriyor. Odadaki pencere kafasına çarptıktan sonra yatağına bayılıyor. Ve astral seyahati gerçekleşiyor...


Uykuya dalıyor. Uykusunda hortumdan dolayı evin uçtuğunu görüyor.


Ev tıpkı İlluminati kartındaki gibi hortuma takılıp uçuyor. Ama tabii kızın rüyasında.


Sonra kendi rüyasında uyandığını görüyor. Farkındaysanız şu an kız astral seyahat yapıyor. Evin hareket etmesiyle astral seyahat yaptığı vurgulanmış. Astral seyahat cinlerle insanların boyutlarının kesiştiği yerdir.
Eğer bir Venn şeması çizersek...


Sarı ile boyadığım yer olarak kabul edilir. Kapiş?


Sonra kız köpeğini çalan kadını bisiklet sürerken görüyor. Ama yukarıda görüldüğü gibi sonradan bir cadıya dönüşüyor.

Sonra evin içindeki eşyalar havalanıyor...


Dorothy yatağın üstünde sağa sola savruluyor.

Sonra ev düşmeye başlıyor. Fark ettiyseniz biraz yukarıdaki hareketin yalnızca tam tersini yapıyor. Hani hortumun içinde yukarı çıkıyordu ya, şimdi görüntü geri sarılıyor yani.


Yetenek var bende, iki kareyi de aynı zamanda yakalamışım. Arada birkaç milimetre fark var o kadar ehehe.

Sonra ev aniden bir yere düşüyor.


Kız "Hağğhh!" diye bir ünlem söylüyor.

Sonra kapıyı açıyor...


Ve cinlerin dünyasına geldi... Etraf rengarenk.

Şimdi kafayı çalıştır bakalım. Dorothy gerçek hayattayken her yer renksizdi. Daha sonra bir hortuma kapıldı ve cinlerin dünyasına geldi. Hortum bir huni şeklindedir. Yani Dorothy'in yaptığı şey tam olarak...


Ters dönmüş bir üçgen prizmadan yani hortumdan geçip dalga boyutuna gelmekti. Şimdi anlıyor musun bu filmin çocuklar için ne kadar psikopat olduğunu? Çocuklarınız bunları izledikten sonra içlerinde bir düşünce filizlenecek, cinlerle iletişim kurma düşüncesi. Ve eğer böyle bir şeye rastlarlarsa bu düşünce de atağa geçecek. Benden söylemesi, bunu bir çocuğa izlettiremezsiniz. Bu bir korku filmidir.


Dorothy kapıdan çıkıp cinlerin renkli dünyasını görüyor. Filmde geçen adıyla Oz Dünyası. Her taraf rengarenk. Çıkıp dolaşıyor.

Tam ortada eskiden hipnoz etmek için kullanılan sarmal bir şekil var. Bir bölümü kırmızı, bir bölümü sarı tuğladan oluşuyor. Sarı tuğla yol kavramını aklınızda iyi tutun çünkü sarı tuğla yol, zihin kontrolünde karakteri tamamlama aşamalarından geçen yol olarak sembolize edilir.


Burada, "Toto, içimden bir ses Kansas'ta olmadığımızı söylüyor." diyor.


Tam burada da, "GÖKKUŞAĞININ ARKASINDA OLMALIYIZ" diyor. Nedenini açıklattırmayın.


Bunu dedikten sonra arkasından gökkuşağı şeklinde renk değiştiren bir baloncuk geliyor.


Giderek Dorothy'e yaklaşıyor ve sonunda yok olup bir kadına dönüşüyor.


Bu da nasıl bir kıyafetse artık. Neyse, kadın gelip Dorothy'e "İyi bir cadı mısın kötü bir cadı mı?" diyor. Dorothy de "Pf snne be slk .s.s" diyor. "Ben cadı değilim" diyor. Cinler müslüman ve ateist olmak üzere ikiye ayrılır. Yani iyi ve kötü. Burada da cinlerin sınıflarına atıf yapılıyor. Yalnızca Cadı kelimesi yerine Cin kelimesini koyun.

Daha sonra kadın Mançgillerin ona kötü doğu cadısını öldürecek bir cadı geleceğinin haberini verdiğini söylüyor. Mançgiller de cinler. Eğer etkileneceğinizi düşünüyorsanız, hayal gücünüz yüksekse ve korkabilirseniz aşağıyı okumayın.























Salmon bana cinlerin yetişkin bir insan beli boyutunda olduğunu, kapkaranlık, ağzı, yüzü olan bir şey olduğunu söylemişti. Ve eğer yanlış hatırlamıyorsam şapka takmak zorundalardı. Az sonra şu Mançgillerin nasıl bir şey olduğunu göreceksiniz.














Doğunun Kötü Kalpli Cadısından geriye kalanlar bunlar. Kırmızı yakut ayakkabılar, tamamlanmış bir karakteri sembolize eder.


Evet, Salmon'un anlattığının komik ve çocuksu versiyonu. Hepsi de kısa boylu ve komik şapkalar takıyorlar. Sonra da şarkılar söylüyorlar, eğlenceler düzenliyorlar. Onları atmama gerek yok, gereksiz şeyler.

Sonra Batının Kötü Cadısı gelip yakut pabuçları almak istiyor. O tam alacağı sırada, pabuçlar yok olup Dorothy'in ayağına geçiyor. Yani Dorothy artık astral bedenini tamamladı ve Dorothy ruhunu o pembe giysili kadına verdi. O kadın şimdi Dorothy'in cini oldu. Onu her zaman izliyor ve başı belaya girdiğinde yardım ediyor. Kapiş? :)


Şekil A'da görüldüğü gibi.

Sonra tipsiz batının kötü kalpli cadısı onları derhal istiyor. Dorothy'in peri kılıklı cini de onları asla çıkarmamasını söylüyor. Yani onları çıkarırsa tamamlanmış karakteri yok olacak.

Sonra cadı kızıyor ve onları yakalayıp geberteceğini söylüyor. Dorothy'in peri kılıklı cini de Dorothy'in Oz'dan gitmesi gerektiğini söylüyor.

Sonra Dorothy, Kansas'a nasıl gideceğini soruyor ve peri kılıklı cin de ona "Oz Büyücüsü bilir" diyor. Oz Büyücüsü'nün yanına gitmek için de sarı tuğla yoldan gitmesi lazım. Yani gerçek, maddi karakterine ulaşmak için sarı tuğla yoldan gidiyor. Anladınız mı olayı? Zaten anlamadıysan bu yazıları okuma, git kendini camdan aşağı at.


Dorothy sarı tuğla yoldan kırmızı yakut pabuçlarıyla geçiyor. Sarı ve kırmızı birleşimi, insanı saldırıya, cinayete iter. Yönelimi olan çocuklarda ise bu iki renk aşırı iştaha ve açlığa neden olabilir ve insanları tüketime iter. Tüketim canavarları için bu iki renk her zaman vardır. Birkaç örnek vermek istiyorum.


Ya da,


Bu amblemleri görünce bir çocuğun iştahlanmaması ve acıkmaması için çocuğun ölü olması gerekir. Ya da komada olması. Sarı ve kırmızı rengin çok anlamları vardır. Örneğin sarı, zihin karışıklığına neden olur. Kırmızı da öfkeyi temsil eder. İkisini karıştırdığımızda ise,

Çocuklarınız büyüyünce kendi çocuklarını saçma sebeplerden dövebilir.

Bunların hepsi ileride kaos olması için. Bir İlluminati kartı vereceğim ve düşünmen için süre de vereceğim.


İnsanları anarşizme, terörizme yönlendir

Anladın mı artık Oz Büyücüsü'nün nasıl bir şey olduğunu?

Filmden devam ediyorum... Dorothy sarı tuğla yolda yani karakterini tamamlama yolunda ilerlerken 3 tane arkadaş ediniyor: Beyinsiz Korkuluk, Kalpsiz Teneke Adam ve Korkak Aslan. Farkındaysanız bu üçünde de önemli şeyler eksik. Çünkü onları kırmızı yakut pabuçları yok. Böyle düşünmeniz için yolda arkadaşları oldu.

Sonra yolda bir sürü tehlikeyle karşılaşıyorlar ve sonra da Zümrüt Şehir'e varıyorlar. Zümrüt Şehir'de renkli bir at var. Renk değiştiriyor ve Zümrüt şehir'de ulaşımı sağlıyor.


Şu at.

Bu at aslında astral seyahatte insanları taşıyan at Pegasus'tur.



Böyle sembolize edilir. Renkleri alacalı bulacalıdır.

Sonra oz Büyücüsünün yanına geliyorlar.


Oz Büyücüsü aslında sıradan bir adam ama bir makineyle kendini böyle gösteriyor. Falan feşmeken. Sonra adam yardım etmek için cadının süpürgesini istiyor. Dorothy ve kişiliksiz arkadaşları da türlü zorluklarla süpürgeyi bulup getiriyorlar.Sonra adam Dorothy'i bir uçan balona bindiriyor ve Kansas'a gideceklerini söylüyor. Sonra Toto hırçınlaşıp uçan balondan kaçıyor ve Dorothy onu yakalamak için balondan kaçıyor.Sonra balon uçmaya başlıyor ve Dorothy orada kalıyor.

Şu videoyu izleyin
burayı. Çok kısa zaten 2 dakikalık bir şey.

Sonra Dorothy'in peri kılıklı cini gelip topuklarını birbirine vurup "Evim gibisi yok." cümlesini söylemesini istiyor. Dorothy evde uyurken görülüyor ve film sepya. Aile üyeleri onun anlattıklarına inanmıyor ve rüya olduğunu düşünüyor.


 Bitti.

-Levi.

14 yorum:

  1. Bu blogu da severek okurum, bu yazısında oz büyücüsünden ve bikaç filmden birden bahsetmiş aslında. Tabi senin kadar ayrıntısına girmemiş daha çok kubrick filminin ayrıntısına girmiş. Bu adamın da güzel tespitleri var tavsiye ederim.
    "http://michaelsikkofield.blogspot.com.tr/2011/07/stanley-kubrick-zihin-kontrolu-ve.html"

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim, michael sikkofield'dan haberimiz var :)

      Sil
  2. okudum bazı yerlerde sıçmışsın amk cin diyon Pegasus diyon

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. nerelerde "sıçtığımı" ayrıntılı bir şekilde anlatırsanız çok sevineceğim.

      Sil
  3. Bazı kısımlarda elbette abartılar var, yani bir sembol uzun sürede tetikleyici olabilir, ancak görüldüğü an insan üzerinde etkili olacak gibi anlatmanız biraz abartı olmuş ancak tespitlerinizde büyük bir haklılık payı gördüm, teşekkürler. Yazılarınızın devamını dilerim ~

    YanıtlaSil
  4. bu filmde bu kadar az şey anlatılmıyor. Anlattıklarınız doğru fakat az çok bilgisi olan herkesin yapabileceği yorumlar bunlar bu filmde o kadar ayrıntı var ki ben sikkofield'dan beklemiştim bunun analizini ancak sen ona özenip benzemeye çalışmışsın olmamış ne yazık ki. bu film çok çok çok daha fazla ayrıntı içerir haberiniz olsun onun dışında emeğinize sağlık diyelim yine de

    YanıtlaSil
  5. filmin 93.45 dakkasında oz büyücüsü kılığındaki adam kıza sen ve ben e Pluribus unum topraklarına döneceğiz diyor. bU ne anlama geliyor . bir de aklıma gelen kızın küçük adamların olduğu yere gelince söyledikleri şarkının içinde ölen cadı cinlerin olduğu yere gitti filan diyor bu da yorumlarınızla örtüşüyor gibi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. e pluribus unum 'un 1 doların üzerinde olduğunu unutmamak gerekiyor

      Sil
  6. yazdıklarınızın sadece dörtte biri doğru film çok daha güzel temalar içermekte bence film çözümlesine dair pek bir fikriniz yok ...

    YanıtlaSil
  7. Bilgilendirme amacıyla yazılmış bir yazı olsa da, her iki blogu da takip eden biri Sikkofield'ın yazısından özenildiğini hatta bazı noktaların cümleler bile değiştirilmeden kopyalandığını rahatça farkedebilir. Ayrıca filmle ilgili detaylar üstün körü ve zayıf bi şekilde anlatılmış. Yazıya puanım 3/10

    YanıtlaSil
  8. Iyi bir analiz olmamış maalesef. Sikkonun yazım tarzının etkisinde kalındığı belli ve dayanagi yetersiz analizler.

    YanıtlaSil
  9. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  10. ya filmini bilemiycem ama siz biraz uçmuşsunuz bu filmin kitabı 2. dünya savası başlamadan önce yazılmıştır ozamanki çiftçiler ve onların borçlu olduğu doğudaki zenginler bir de ozamanki başkanlığa aday olan bi adam falan hakkında yani hikayedeki herkes o kişileri temsilen yaratılmış. mesela en basitinden dorothynin ayakkabıları kitapta gümüş ve geçtiği yol sarı. sarı yol altını gümüş ayakkabılarda ozaman para olarak kabul ettirilmeye çalışan gümüşü temsil ediyor. aynı zamanda kitapta dorothynin hiç bi erkekten yardım almaması ama hep erkeklere yardım etmesi feminizmden kaynaklı birşeydir. din konusuna gelince yazar ateist olarak biliniyordu ve Allah'ın varlığının sahte olduğu düşüncesini vurgulamak için muhteşem büyücünün sonunda sahte olduğu ortaya çıkıyor ve dorothynin medet umduğu tek erkeğin. ama tüm sorun sonuç olarak gümüşle çözülüyor yani sonunda gümüş para olarak kabul ediliyor ve yazarın görüşüne göre salak çiftçiler(beyinsiz korkuluk) inandıkları tanrı sahte çıksa bile doğudaki zenginlere gümüş sayesinde borçlarını ödüyorlar.
    zaten savaş döneminde yazarın çevredeki olaylardan etkilenmeden kitap yazmasını beklemek çok saçma olur. aynı zamanda alice harikalar diyarı da uyuşturucunun yaygın olduğu dönemde bilime inanan matematikçi ve sübyancı bir adam tarafından yazılmıştı ve hikayede bu faktörlerden etkilendi. ben cin ve ruhla alakalı olduğunu düşünmüyorum yine de herkesin kendi görüşü.

    YanıtlaSil
  11. ne yazık ki çok çarpıtarak ve dayanağı belirsiz, gerçekten uzak iddialar ortaya atmışsınız ve çok başaramamışsınız.

    YanıtlaSil